Hukuk Sisteminde Genç Jenerasyon
HUKUK SİSTEMİNDE GENÇ JENERASYON
Günümüzde nüfusun büyük bir bölümünü kapsayan , teknolojinin ilerlemesi ve yerleşik yaşam tarzlarının evrilmesi ile beraber sıklıkla duyduğumuz “Z kuşağı” ; alıştığımız formların dışında, kendine özgü düşünce yapısı ile kendisine miras bırakılan ülkemiz içerisinde tabiri caiz ise bir yaşam mücadelesi vermektedir.
Bu kuşak, kimi kaynaklarda 1990, kimi kaynaklarda 2000 yıllarından itibaren günümüze gelen ve pek çok yönden umut olan bir nesli içermekte olup; teknoloji ile büyüyen ve bilgiye ve bilime erişim noktasında hiçbir sorun yaşamadan en hızlı şekilde çözüme kavuşabilmektedir. İletişim kurma becerileri , yaşadıkları sosyal çağın getirisi ile son derece yüksek; hak arama hırsları ise haksızlığın içerisinde doğdukları için son derece gelişmiştir.
Peki günümüzde hukuk sistemi içerisinde bu genç jenerasyonun konumu ve etkinliği nedir?
Hukukun sürekli gelişen ve değişen yapısına, aynı nitelikte sürekli gelişen ve değişen bir neslin adapte olması, bu uyum sürecini yakalaması ve takip etmesi oldukça kolaydır. Hukuk, her geçen süreçte yeni kanun maddeleri, yeni içtihatlar, yeni uygulamalar ile kendini geliştiren ve sürekli değişim içinde olan bir normdur. Hukukun bu hareketli yapısını yakalayacak, takip edecek, özümseyecek ve uygulayacak bir enerjiye ihtiyacı vardır. Bu enerji fazlasıyla pek tabii ki bu genç neslin içinde yer almaktadır. İletişim kabiliyeti güçlü, yeniliği ve yeni düşünceyi hızlıca anlama, analiz etme ve zihin süzgecinde somutlaştırma yetisi gelişmiş olan bu nesil; karşısına gelen hukuki uyuşmazlığı idrak etme ve çözüme ulaştırma sürecinde son derece hızlı ve sonuç odaklı olacaktır.
Yine teknolojinin insanı yönlendirdiği bu çağda, mahkemelerin e-duruşmalarla; yıllar önce ajandalar, karton dosyalar ile yürütülen hukuki işlerin ise artık bir tuş ile akıllı telefon ve elektronik cihazlar ile yönetildiği bir hukuk sistemi içerisinde; internet çağında teknoloji ile birlikte büyüyen genç nesil her türlü teknolojik yeniliği kavramakta hiç zorlanmayacak, bu yenilikleri iş hayatına adapte etme ve kullanma noktasında da hiçbir sıkıntı çekmeyecektir. Daktilodan akıllı telefonlara varan hukuk teknolojisi sürecinde, en güncel yenilikleri en kısa sürede özümseyerek hukukun hareketliliğini yakalayacaktır.
Günümüzde kontrolsüz hukuk fakültesi artışı neticesinde artan avukat sayısı ne yazık ki nitelikli avukat ayrımı noktasında belirleyicilik faktörünü ortadan kaldırmış olsa da, burada bahsedilen “nitelik” kavramının “tecrübe, kıdem, tanınırlık”dan ziyade yukarıda izah edilen “değişen ve gelişen” hukuk sistemine ayak uydurabilirlik olması gerekmektedir. Nitekim yeni bir kanun maddesi veyahut hukuki bir yenilik ortaya çıktığı vakit, her hukukçu aynı noktaya gelecektir. Mühim olan bu noktada adaptasyonu ve bilgiyi dengede tutarak hukuki olay ile özdeşleştirmek ve en hızlı şekilde çözüme ulaştırmaktır.
Hukukçular arasında enerjisi, isteği, kabiliyeti yüksek olan bu genç nesilin yapabilecekleri azımsanmamalı, yapmaya çalıştıklarının ise önüne taş koymak yerine beraber inşa etmek temelli bir yaklaşımla mesleki değerler korunmalıdır.
Av. İrem KUL